Yaban mersini yetiştiriciliğinde uygun arazi seçimi başlangıçta verilmesi gereken en önemli kararlardan biridir. Arazi hazırlama ve kurulum maliyetinin yüksekliği ve bitkinin ömrünün uzun olması bu kararı önemli kılan unsurlardır.
Yaban mersini, diğer bitkilerden çok daha farklı ve özel toprak istekleri olan bir bitkidir. Doğal koşullarda yetişen yaban mersini alanları dünyada belli bölgelerle sınırlıdır. Türkiye’de Karadeniz bölgesinin büyük bir bölümü ve Marmara bölgesinin yüksek rakımlı yerleri bu açıdan şanslı yerler arasında sayılır. Ancak üreticiler toprakta bir takım modifikasyonlar yaparak Yaban mersini yetiştiriciliği alanlarını çok daha genişletebilirler.
Birçok bitkide olduğu gibi yaban mersini yetiştiriciliğinde de iklim çok önemli bir yere sahiptir. Yaban mersini ılık ve güneşli yaz mevsiminden çok hoşlanır. Aşırı sıcak iklimde ise gelişme durur, taze sürgün uçlarında kavrulmalar başlar, meyve kalitesi düşer. Soğuk ve bulutlu geçen yaz mevsiminde de meyve kalitesi düşmektedir. Bitkinin güneşlenme süresini artıracağı için kuzeye veya güneye bakan araziler tercih edilmelidir. Arazinin hafif eğimli olması hem bitkilerin daha iyi güneş görmesini sağlayacak hem de havalanması daha iyi olacaktır. Bu durum mantari hastalıkların gelişimini de büyük ölçüde önleyecektir. Yaban mersini kışları -40 C ye kadar dayanıklılığa sahip bir bitkidir. Çiçeklenme döneminde de – 3 C dereceye kadar çiçeklerin zarar görmediği bilinmektedir.
Yaban mersini drenajı iyi, kumlu-tınlı asitli ve organik maddenin %3 ün üzerinde olduğu topraklarda mükemmel gelişme gösterir. İdeal toprak Ph’sı 4.5 dir, ancak topraktaki organik madde yüksek ise 3.8 ile 5.5 arasındaki Ph’yı tölere edebilmektedir. Ph’nın 5.5 üzerinde olduğu topraklarda yaban mersini bitkisi iyi gelişemez ve besin eksikliği belirtileri başlar. Demir eksikliği bunun en belirgin özelliğidir. Bu nedenle ekim yapmadan önce Ph’yı istenilen düzeye düşürmek gerekir. Toprak Ph’sını kumlu ve tınlı topraklarda düşürmek killi toprak tipine göre çok daha kolaydır. Özellikle katyon değişim kapasitesi düşük olan kumlu-tınlı yapıya sahip yerlerde bu çok daha kolay bir şekilde yapılabilir. Elementel toz kükürt bu amaçla kullanılan en ekonomik seçenektir. Öte yandan katyon değişim kapasitesi yüksek killi topraklarda Ph’yı düşürmek hem daha zordur hem de ekonomik değildir. Ayrıca bu tip toprakların drenajı da iyi olmadığı için yaban mersini yetiştiriciliği için çok uygun değildir.
Eğer arazinin bulunduğu bölgede yaban mersininin yabani formu veya orman gülü gibi asit seven bitkiler doğal olarak yetişiyorsa, o bölgenin yaban mersini yetiştiriciliği için uygun bir yer olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Yaban mersini saçak kök yapısına sahip olduğu için çabuk kurur bu yüzden yazın sürekli nemli tutulması gerekir. Yeterli yağışın olmadığı yerlerde sulama yapmak şarttır. Sıraların 60 cm. genişliğinde 10-15 cm kalınlığında çam iğnesi ve kabuğu gibi malzemelerle malçlanması bitkinin köklerini nemli tutmak açısından son derece önemlidir. Bu işlem gece-gündüz ısı farkını da azaltacağı için bitkinin strese girmesini de önleyecektir.
Sulama suyunun kalitesi yaban mersini yetiştiriciliğinde önemli bir husustur. Özellikle Ph’sı yüksek kalsiyum içerikli suların olumsuz etkisi oldukça fazladır. Araziye karar vermeden önce sulama suyunun da analizini yaptırıp bu sonuca göre karar vermek gerekir. Arazi bakımından çok seçeneği olmayan üreticiler sulama suyunu bir takım kimyasal işlemler sonucu yaban mersini yetiştiriciliği için uygun hale getirebilirler. Ancak tüm bunlar maliyeti etkileyen önemli değişkenlerdir.
Yaban mersini yetiştiriciliğinde toprağın drenajı da çok önemlidir. Bitki drenajı iyi olan kumlu ve tınlı topraklarda çok hızlı gelişir. Yaban mersini bitkisinin kökleri taban suyuna hiç dayanıklı değildir. İki-üç gün kökler suya maruz kalsa dahi zarar görmeye başlar. Bu yüzden taban suyunun yüksek olduğu arazilerde 25-30 cm yüksekliğinde masuralara dikmek gerekir.
Dikim yapılacak araziye karar verdikten sonra, eğer Ph’yı düşürmek gerekli ise en az 5-6 ay önceden toz kükürt uygulaması yaparak Ph’nın istenilen değere düşmesini beklemek gerekir. Aynı zamanda otla mücadele işlemlerini de önceden yapmak gerekir. Dikim yaptıktan sonra otla mücadele yöntemleri yine uygulanabilir, ancak çok daha zordur. Yüzlek kök yapısından dolayı çapalama yapmak doğru değildir. Kökler çok kolay zarar görmektedir. Dikimden önce arazinin tamamen ottan temizlenmesi ve dikimin hemen ardından malçlama yapılması otla mücadelenin en önemli anahtarıdır.
Bu bitkinin ekonomik ömrünün ortalama 30 yıl olduğunu düşünürsek başlangıçta vereceğimiz kararların ve doğru uygulamaların uzun yıllar karşılığını alacağız demektir.